Bir toplantıdaydım; dostum Yekta Kopan aradı: "İsmail Gülgeç ölmüş" dedi ve ardından ekledi "Bir devir kapanıyor".
Gerçekten Yekta'nın sözlerini sonradan düşündüğümde, sanat dünyasından son yıllarda kayıp giden isimlerin; ilk gençlik ve çocukluk yıllarımızda bizi "biz" yapan, hayata bakışımızı şekillendiren, belki de her şeyden önemlisi bize "sanat" denen o uçsuz bucaksız denize açılma cesareti veren isimler olduğunu hissettim. İsmail Gülgeç gibi...
Gülgeç'in çizgilerini çok zaman önce tanıdım ve onun üretken çizgi dünyasını yıllar içinde yakından izledim ama galiba imzasına gerçekten dikkat ettiğim ilk iş, "Milliyet Çocuk" dergisinde yayımlanan "İnce Memed" çizgi romanı. Gülgeç Yaşar Kemal'in eserini büyük bir ustalıkla bir çizgi roman klasiğine dönüştürmüştü; mekan çizimleri, karakter tahlilleri, kurgusu kusursuzdu. Bildiğim kadarıyla telif sorunları yüzünden bu mükemmel çalışma kitap olarak sadece Almanya'da yayımlandı, Türkiye'de ise dergi sayfalarında kaldı. Hafızamdaki Gülgeç çizgisinin ikinci halkası, belki de çoğu kimsenin bilmediği "Kumbara" dergisindeki işleri. Kumbara 1980'li yıllarda Türkiye İş Bankası'nın parasız dağıttığı bir çocuk dergisiydi. Gülgeç bu dergide kapaklar, çizgi romanlar, ilüstrasyonlar, vinyetler yapıyordu. Onun, üzerinde sabırla çalışılmış, sevimli ve albenili işleri derginin estetik kalitesini yükseltiyordu. Hafızamdaki Gülgeç çizgisinin üçüncü halkası resimlediği bir kitap, "Müzik Satan Çocuklar". Yalvaç Ural'ın bu güzel öyküsünü çizimleriyle taçlandırmıştı Gülgeç. Maalesef bu kitap artık arşivimde yok. Son halka olarak "İnsanlar"dan söz etmeliyim. Gülgeç bu tek sayfalık öykülerde çağdaş insana dair hınzır ayrıntıları gözlemliyordu; kırmadan, dökmeden, okurun gözüne sokmadan ama olabildiğince yetkin bir biçimde. "Milliyet Aktüalite" ekinde renkli yayımlanan bu işleri her hafta kesip biriktiriyordum. Bu kısa öykülerde Claire Bretécher'in veya Jean M. Reiser'nin benzer işlerindeki tadı bulduğumu hatırlıyorum.
Onun Türk karikatürüne katkısı kuşkusuz bunların ötesinde, başkaları zaten söyleyecektir, yazacaktır. Ben sadece dostum Yekta Kopan'ın telefonundan sonra düşündüklerimden yola çıkarak ona dair kişisel bir not düşmek istedim. Ustayı "Milliyet Sanat" dergisinin 1 Haziran 1981 tarihli (yeni dizi) 25. sayısında yayımlanan "Türk Karikatüründe Gençler" soruşturmasına verdiği yanıtlarla ve "Kumbara" dergisine çizdiği bir kapakla sonsuzluğa uğurluyorum.
* Yekta Kopan'ın "Fil Uçuşu" web günlüğünde İsmail Gülgeç ile ilgili yazdığı yazı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder