14.2.10

Çizgi Analizleri-IV

Alberto Breccia'nın "To Draw or not to Draw" ("Çizmek ya da Çizmemek") isimli kısa çizgi öyküsünden son bir kare: Bu karede Diktatör ve bir denizci birlikte görülüyor; Diktatör denizcinin resmini çizmeye çalışıyor. Aslında, denizcinin sigara tutan eli kompozisyonun bütününü algılamayı güçleştiren bir unsur; ister istemez ilk olarak sigara tutan ele bakıyoruz. İkinci resimde sigara tutan eli kompozisyondan çıkarttım. Bu durumda Diktatörü ve denizciyi algılamak kolaylaşıyor. Ancak bu pozun ve sigara tutan elin öykünün bütünü açısından önemli bir fonksiyonu var. Dikkatle bakıldığında, Diktatörün model olarak seçtiği denizcinin efemine görüntüsü farkedilebiliyor; sigara tutan el de bu efemine görüntüyü tamamlıyor. Böylece çizer, Diktatörün ahlaki açıdan bi başka zafiyetine vurgu yapmış oluyor.



Çizgi Analizleri-III

Alberto Breccia'nın "To Draw or not to Draw" ("Çizmek ya da Çizmemek") isimli kısa çizgi öyküsünü incelemeye devam ediyorum. Bu karede, Diktatör zaferini ilan ediyor; kompozisyonda Diktatör kibir ve azametle dikiliyor. Arkasındaki subayların konumu, bulutlar, üzerinde durduğu kayalar hep onu öne çıkarıyor.

Şimdi lütfen kompozisyonun sağ tarafındaki kuşlara dikkat edin. Bu kuşlar kompozisyounun bütününde dengeyi sağlamak açısından çok önemli. Aşağıdaki resimde kompozisyondan kuşları çıkardım; artık Diktatör o kadar fazla dikkatimizi çekmiyor. Beyaz bulut kütlesi ilgimizi dağıtıyor. Beyaz bulutlar üzerindeki siyah kuşlar kompozisyondaki dengeyi sağlamaya hizmet ediyor.


Çizgi Analizleri-II

Bir önceki notumda incelediğim, Alberto Breccia'nın "To Draw or not to Draw" ("Çizmek ya da Çizmemek") isimli kısa çizgi öyküsünden bir başka kare. Bu karede, ülkesinde resim çizmeyi yasaklayan Diktatöre karşı idrarıyla resim çizen bir çocuk görülüyor. Kuşkusuz, bu karenin "ilgi noktası", yani okurun odaklanması gereken nokta, çocuğun idrarıyla resim çiziyor olması. Kompozisyondaki bütün unsurlar, bulutların konumu, idrarın yönü, çocuğun üzerinde durduğu yükseltinin biçimi, bu noktayı vurgulamak üzere tasarlanmış.



13.2.10

Çizgi Analizleri-I

Sizlerle paylaşmak istediğim ilk çizgi(ler) Alberto Breccia'nın Heavy Metal dergisinin Yaz 1988 (Vol. XIIi No. II) sayısında yayımlanan "To Draw or not to Draw" ("Çizmek ya da Çizmemek") isimli kısa çizgi öyküsünden kareler. Breccia; ülkesinde çizmeyi yasaklayan ve sonunda kendisi bu yasağın kurbanı olan bir diktatörün hikayesini anlatıyor.

Breccia'nın inceleyeceğim ilk karesi, Diktatörü büst pozda gösteren yatay bir kare (Resimlerin üzerine tıkladığınızda daha büyük versiyonlarını görebilirisiniz):
Şimdi, lütfen bu karenin kompozisyonuna dikkat edin: Çizgi öyküdeki Diktatör bir amiral ve bu karede bir savaş gemisinin güvertesinden ufka bakıyor. Bu kareyi incelediğimizde dikkatimizi çeken ilk şey, Diktatörün yüzündeki acımasız ifade. Breccia, görsel malzeme açısından sınırlı bu karedekii unsurları öylesine ustaca kullanmış ki, yazıları okumadan, sadece bu çizime bakarak Diktatörün zalim bir diktatör olduğunu anlayabiliyoruz. Çizer dikkatimizi Diktatörün çirkin yüzüne çekmek istiyor ve bunu başarıyor. Kompozisyondaki temel unsurların kullanımı çizerin bu amacına hizmet ediyor. Güvertedeki topun konumu, martıların uçuş yönü hep Diktatörün suratını işaret ediyor. Diktatörün suratı karenin "ilgi noktası" (focal point).
Bu kompozisyondaki unsurlardan herhangi birini farklı bir şekilde kullandığımızda aynı görsel etkiyi yaratmamız güçleşecektir. Şimdi, bu karenin diyagramını çiziyorum:
Dikkat ederseniz, renk ve ton dengesi mükemmel bir şekilde kurulmuş. Örneğin, aşağıdaki reimde olduğu gibi, sağdaki boşluk olmasaydı, sadece Diktatörün suratını yakın-çekim (close-up) görseydik belki de surat ifadesi bu kadar etkili olmayacaktı:
Benzer şekilde, kompoziyon tam tersi yönde kurulmuş olsaydı, çizer aynı sonucu elde edemeyecekti:
Kompozisyonda önemsiz gibi görünen martılar bile çok önemli; martılar Diktatöre, Diktatörün suratına doğru uçuyor. Onları kaldırdığımızda Diktatörün suratındaki vurgu azalıyor:Son olarak, Breccia'nın bu çizimini "ton" unsuru açısından analiz etmek istiyorum. Bu resmi bir de siyah-beyaz görelim:
Yukarıdaki ilk resim, renklerin tam siyah-beyaz ton karşılığı. Ancak bu resimde Diktatörün suratı, renkli resimde olduğu kadar belirgin değil. Aynı etkiyi yaratmak için suratındaki tonları biraz daha açtım. Ayrıca ton dengesini sağlamak için sağdaki boşluğa bir-iki kuş daha ekledim. Sanırım böylece renkli çizimdeki çarpıcı surat ifadesine yakın bir ifade siyah-beyaz çizimde de elde etmiş olduk.

Çizgi Analizleri-GİRİŞ

Çizimin "Denge" , "Orantı", "Görsel Hiyerarşi", "Bütünlük", "Vurgulama" gibi bazı temel ilkeleri" vardır ve bunlar çizdikçe öğrenilir; en usta çizerler bile kağıt üzerinde çıktıkları yolculukta bu ilkeleri her an yeniden keşfeder, yeniden youmlar. Kuşkusuz "sanat" katı kurallarla icra edilemez, dolayısıyla bu ilkeleri çizginin "önkoşulu", "kurucu unsuru" veya "olmazsa olmaz"ı olarak kabul etmek yanlış olur. Yeri gelir, sanatçı (çizer) bu ilkeleri alt-üst edebilir, onlara meydan okuyabilir. Ancak bu ilkelerin çizerin işini kolaylaştırdığı, (eğer varsa) vermek istediği mesajı daha doğrudan vermesini sağladığı, kısacası derdini daha iyi anlatmasına imkan verdiği de bir gerçektir.

Bu ilkeleri uygulamanın en iyi yollarından birinin (formel bir sanat eğitimi yanında) çizerin baktığı/gördüğü çizgileri, zaman içinde geliştirdiği bir "estetik duyaralılıkla" analiz etmesi olduğuna inanıyorum. Çizer; ister bir başka çizerin, isterse kendisinin olsun, önüne gelen çizgileri eleştirel bir gözle masaya yatırabiliyorsa, çizme işinin "teknik boyutu"nu büyük ölçüde halletmiş demektir. Gerisi "yaratıcılık"tır...

"Çizgi Analizleri"nde, bilgim, birikimim yettiğince, dilim döndüğünce gözüme ilişen "iyi" ve "kötü" çizgi örneklerini analiz etmeye çalışacağım. Bunun en başta, bir çizer olarak, bana faydası olacağına inanıyorum. Umarım başkalarının da işine yarar.

Sait Maden

"Bir Usta, Bir Dünya: Sait Maden, Tasarımcı, Sanatçı, Şair" (Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2009) kitabını inceliyorum. Bir kitabı elime aldığımda ilk baktığım şeylerden biri kapağı kimin tasarladığıdır. Güzel bir kitap kapağı kitabın keyfini katlar. Sait Maden geçmişte belleğimde yer eden kitap kapaklarındaki imzalardan biri; ancak sadece kitap kapağı tasarlamıyor Maden; afisten logoya, tipografiden dergi-broşür tasarımına kadar grafik sanatının pek çok alanında ürün veriyor. Üstüne üstlük, iyi bir şair ve çevirmen.






Bu web günlüğünü takip edenler "üslup çeşitliliğini", "çok-üslupluluğu" önemsediğimi bilirler; Sait Maden bu açıdan da beni ilgilendiriyor. Sadık Karamustafa'nın Sait Maden hakkında kitapta yer alan yazısında şu satırların altını çiziyorum:
"Batıda şöyle bir uygulama var: Tasarımcı yaptığı işe uygun üslubu olan bir illüstratör seçer ve onunla çalışır. Yani illüstratörler "üslup sahibi"dir. Sait Maden'in çalıştığı kurum ve ürünün kimliğine uygun bir tasarım üslubu seçmesini olağan buluyorum. Olağanüstü olan, çok çeşitli resimleme üslubuna sahip olması. Sanki sahnede her çeşit müziği ustaca icra edebilen bir müzisyen gibi. Bir çeşit "çok-üslupluluk" diye nitelenebilecek bu yaklaşıma "Sait Maden üslubu" diyebiliriz. (s.10)

12.2.10

Yurtdışında Çizen Çizerler

"Yurtdışında çizen çizerler" derken, çizgileri yurdışında yayımlanan çizerlerden söz etmiyorum. Bu başlıkla kastettiğim, yurtdışında hayatını çizgi ile kazanan çizerler. Bu konuda en erken örneklerden biri Ali Ulvi Ersoy olsa gerek. 1957-1959 yılları arasında ABD'de yaşayan çizer, bazı dergi ve gazetelerde karikatürlerini yayımlattı. Yalçın Çetin de 1961-1964 yılları arasında, Almanya'da animasyon alanında çalıştı. O kuşak içerisinde yurtdışında nispi olarak daha uzun yaşayan ve daha çok "iş yapan" çizerlerden biri ise Suat Yalaz'dır. Çizer yurtdışında, özellikle çizgi roman alanında başarılı işlere imza atmıştır.

Gırgır çizerlerinden Gürcan Gürsel'i hatırlıyorum. Şimdi Belçika'da yaşıyor ve çiziyor.


Gürcan Gürsel'in yurtdışında yayımlanan çalışmalarndan biri.

Günümüzde özellikle genç çizgi romancılar yurtdışında çalışmayı kendilerine hedef koyuyor. Tayyar Özkan, Kutlukhan Perker gibi bunu başaran isimler de var.

Bunun dışında büyük ölçüde çizgi romanın endüstrileşmesi ve iletişim olanaklarının gelişmesi sayesinde Türkiye'de yaşayıp, yabancı çizgi roman ajanslarına iş yaparak hayatlarını kazanan Mahmud A. Asrar, Yıldıray Çınar gibi isimleri de ayrıca anmak gerekir.

Farklı Çizerler Tarafından Çizilen Karakterler

Daha önce babadan oğula geçen çizgi karakterlerden söz etmiştim. Bu kez farklı çizerler tarafından çizilen karakterlerden söz edeceğim. İlk başta aklıma "Spy vs. Spy" geliyor. Kübalı çizer Antonio Prohias tarafından yaratılan birbirine düşman bu iki casus, Prohias bu işten kendini emekli ettikten sonra, bir süre Bob Clarke ve David Manak tarafından çizilmiştir. 1997 yılında ünlü Amerikalı çizgi romancı Peter Kuper, siyah ve beyaz bu iki casusu yeniden yorumlamış ve bugüne kadar getirmiştir.

Antonio Prohias tarafından çizilen "Spy vs Spy"

Peter Kuper tarafından çizilen "Spy vs Spy"

Aklıma gelen bir başka örnek "Spirou". Robert Velter tarafından yaratılan bu karakter sonraları; Jijé, Franquin, Fournier, Cauvin, Janry, Munuera gibi çizerler tarafından çizilmiştir. Spirou belki de en çok çizer değiştiren çizgi karakterdir.

Farklı çizerler tarafından çizilen karakterlere bizden de örnekler verilebilir. Aklıma ilk gelen örnek Fırt dergisinde yayımlanan "Tarzan" karakteri. Başlangıçta, Hasan Kaçan tarafından çizilen bu karakter, bir süre Nuri Kurtcebe tarafından devam ettirimiş, sonunda Latif Demirci tarafından devralınmıştır. Yine Fırt dergisinde yayımlanan bir başka karakter, "Kalemiti Ceyn"; Özden Ögrük, Ergün Gündüz ve Ertan Tank'ın kaleminden çıkmıştır. Bu konuda son olarak "Muhlis Bey" örnek verilebilir. Behiç Pek ve Latif Demirci tarafından Gırgır'da yaratılan bu karakter, Latif Demirci Hıbır'a geçtikten sonra, Dıgıl dergisinde Ayhan isimli bir çizer tarafından sürdürülmüştür; bu büyük ihtimalle takma bir isimdir.

Kuşkusuz bu örneklere benim aklıma gelmeyen başkaları da eklenebilir.