Karikatür muhalif olduğunda daha mı çok hayatın içinde oluyor acaba? Bu soruya kesin bir cevap vermem mümkün değil ama aşağıdaki örnekler, Cumhuriyet tarihinde (hatta Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarında), karikatürün hayatın birebir içinde yer aldığı; muhalif akım ve düşüncelerden beslenerek onların makbul bir aracı haline geldiği; hatta bir tür toplumsal ihtiyaç olarak algılandığı fikrini güçlendiriyor. Kısacası, karikatür toplumsal yaşamın içinde gelişen bir tür doğal refleksmiş...
Acaba şimdi de böyle mi? Sanmıyorum. Karikatür cephesinde de mutlaka bir şeyler değişmiştir ama ben asıl toplumun esaslı bir şekilde değiştiğini düşünüyorum. Muhalefet köreldikçe ona bağlı refleksler de zayıflıyor... Geçmişten kalan örnekler ışığında bu konu üzerinde ayrıntılı düşünmek gerek.
İlk örnek II. Meşrutiyet döneminden. Turgut Çeviker'in derlediği "İbret Albümü"nde (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, 1991) II. Meşrutiyet'in ilanının ardından, sokaklarda satılan/dağıtılan karikatürlü kartpostallar, el ilanları yer alıyor.
İkinci örnek, 70'li yıllardan. II. MC Hükümeti zamanında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ), Rektör Ilgaz Alyanak'ın görevden alınarak Hasan Tan'ın atanması büyük bit tepkilye, hatta direnişle karşılaşmıştı. Aşağıdaki karikatürler o dönemde öğrenciler tarafından çizilip dağıtılan bir broşür/kitap'tan...
Üçüncü örnek yine 70'li yıllardan. O dönemlerde karikatürün, sokak afişlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu görülüyor. Aşağıdaki örnek, çok keyifle okuduğum bir kitaptan: Yılmaz Aysan, 68 Afişleri, ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü, Metis, 2008.
Son örnek bugün profesyonel bir çizer olan Selçuk Demirel'den (Graffiches, 1974-1994, Özgül, 1994). Demirel çizgi serüveninin başlarında sokak afişeleri için çizimler hazırlamıştı.
Acaba şimdi de böyle mi? Sanmıyorum. Karikatür cephesinde de mutlaka bir şeyler değişmiştir ama ben asıl toplumun esaslı bir şekilde değiştiğini düşünüyorum. Muhalefet köreldikçe ona bağlı refleksler de zayıflıyor... Geçmişten kalan örnekler ışığında bu konu üzerinde ayrıntılı düşünmek gerek.
İlk örnek II. Meşrutiyet döneminden. Turgut Çeviker'in derlediği "İbret Albümü"nde (İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı Yayınları, 1991) II. Meşrutiyet'in ilanının ardından, sokaklarda satılan/dağıtılan karikatürlü kartpostallar, el ilanları yer alıyor.
İkinci örnek, 70'li yıllardan. II. MC Hükümeti zamanında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ), Rektör Ilgaz Alyanak'ın görevden alınarak Hasan Tan'ın atanması büyük bit tepkilye, hatta direnişle karşılaşmıştı. Aşağıdaki karikatürler o dönemde öğrenciler tarafından çizilip dağıtılan bir broşür/kitap'tan...
Üçüncü örnek yine 70'li yıllardan. O dönemlerde karikatürün, sokak afişlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu görülüyor. Aşağıdaki örnek, çok keyifle okuduğum bir kitaptan: Yılmaz Aysan, 68 Afişleri, ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü, Metis, 2008.
Son örnek bugün profesyonel bir çizer olan Selçuk Demirel'den (Graffiches, 1974-1994, Özgül, 1994). Demirel çizgi serüveninin başlarında sokak afişeleri için çizimler hazırlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder